22 Şubat 2018 Perşembe

Basit Ama Gerçek

   Dünyanın Türkiye gibi yapıcı politikalar üreten ülkelere ihtiyacı var denildiği vakit buna karşı çıkacak herhangi bir ülkenin sunacağı nedenlere mantiki bir açıklama getirebileceğini düşünmüyorum. Kurulduğu günden bugüne uluslararası alanda kurguladığı yapıcı politikaların uygulama alanını ise son 15 yılda dünya üzerindeki etkisinin daha fazla olduğunu gözlemlemek hiç de güç olmasa gerek. Bunun elbette çeşitli nedenleri var. Bunlardan bazılarını ise şu şekilde sıralayabiliriz: Mevcut kuvvetler arasında çatışmanın bitmesi, çatışmanın yerine dayanışmanın ve gelişimin öncelikli hale gelmesi; bu duruma gelinmesini sağlayan yetiştirilmiş nitelikli insan gücü.

  Kuvvetler arasında çatışmanın bitmesinin yanında hiçbir zaman vatandaşların tamamına yayılmayan sağ-sol, laik-muhafazakar v.b çatışmaların sona ermesi de uluslarası arenada ülkemizin çıkarı ya da dünya adına üretilen politikaların etkisinin fazla olmasına vesile olduğunu görmekteyiz. Çatışmanın olmaması, tartışmanın ya da fikir beyanlarının olmayacağı manasına elbette ki gelmedi; düşünce özgürlüğünün de genişlemesi özlenilen Türkiye'nin sadece belli bir kesmin özlem duyduğu gibi şekillenmesinden ziyade; demokrasiyi, adaleti savunan ve ülkenin zararına düşünmeyen her kesmi temsil eden vatandaşların özlediği(hayal ettiği) Türkiye halini almasını sağladı. Ülke böylelikle iç dinamiklerini ötekileştirmek yerine verimli bir şekilde değerlendirmeye başlayan ülke konumuna gelmeye başladı. Böylelikle ülkemizi karıştırmak isteyen bazı ülkeler kullanabilecekleri bir yapı bulamadılar ve zorunlu olarak Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek kazan-kazan mantığı içinde hareket etmek durumunda kaldılar.

  Bunun en olumlu yansıması olarak Türkiye yaptığı ya da yapacağı girişimlerin açıklamasının karşılığını dünya devletleri nezdinde artık fazlasıyla bulabilmektedir. Zeytin Dalı Harekatı da durumun en güzel örneklerinden biridir. Ülke içinde demokratik yollarla seçilmiş iktidar ve nitelikli askeri gücümüzün koordinasyonuyla yapılan operasyonu dünya hayranlıkla izlerken aynı zamanda destek açıklamaları da gelmektedir. Yani eskiden olduğu gibi Kuzey Irak'a PKK'yı temizlemek için girildiği vakit bunu engellemek için sıraya giren ülkeler artık yoktur. Ya da ufak tefek söylemler dışında silah ambargosu uygulayacağız diyen ülkeler yine yoktur. Tekrar etmek gerekirse bu durum ülke içinde sağlanan yöneten - yönetilen ayrımı gözetmeksizin sağlanan birlik ve beraberliğin bir tezahürüdür. Büyük Türkiye hayali biraz da bu temele dayanıyor.

  Türkiye'nin hiçbir zaman parçalanmayacağından eminim ancak yukarıda bahsedilen düşünce özgürlüğü içinde sağlanan bütünlük sağlanmadan önce yıpratılmaya müsait bir ülke konumunda olduğumuzu geçmişte içimize sokulan sağ- sol v.b gibi çatışmalarından anlayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder