21 Ağustos 2017 Pazartesi

Küresel Terör

  İnsan canını sayıya indirgemekten, şu bölgede şu kadar insan hayatını kaybetti şu bölgede ise bundan daha fazla insan hayatını kaybetti diyerek daha az can kaybının yaşandığı yerde, keşke daha fazlası yaşansaydı demenin gerekçesinin asla olmayacağı düşüncesindeyim. Ondan dolayı terörizmin hiçbir masum cana kıyamaz hale gelmesi, yani bitirilmesi gerekliliği temennisindeyim. Ancak bu temenninin gerçekleşmesi için bir faaliyet gerektiği de ortadadır.

  İnsan canına, bir bölgede diğer bölgelere oranla daha fazla kıymet verilmesini de asla anlamam. Dünya insanlığı ve dünya devletleri terör olaylarına aynı oranda tepki vermesini bilmelidir. Çünkü dünya üzerinde yaşamını idame ettiren her bir insan, terörist değilse, kıymetlidir. İnsan olmanın temelinin dayandığı noktalardan birinin de bu olduğunu düşünüyorum; insan canına kıymet vermek. O temeli kaybettiğimiz de vahşet yanıbaşımıza gelinceye kadar can kayıplarına kör, sağır ve dilsiz kalmaya başlamışız demektir. Bu ise kelimelerle açıklanması güç olan hazin bir durumu ortaya çıkarır. O zaman herbir cana verdiğimiz kıymeti ayırt etmeksizin savunursak insanlıktan çıkmayız.  İnsanlıktan çıkmazsak insanlığımızı savunabiliriz.

  O vakit dünya insanlığının sahip olması gereken ideal bir düşünceye ihtiyacı var; herbir dünya insanının birbirinin canını savunması. Farkında mısınız, dünya üzerindeki genel ideallerimiz ne kadar da aşağılara düşmüş; canları savunmak. Hem de küreselleşmiş bir dünyada, birçoğumuzun birçoğumuzdan her an haberdar olabildiği bir çağda bizler birbirimize sahip çıkmaktan aciz bırakılmışız. İnsanlık olarak bile bile bu düşünceye kapıldığımızı düşünmüyorum; sorgulamadığımız için, farkında olmadan temel değerlerimiz değişmiş ya da değiştirilmiş. Değiştirilen temel değerler ise dünya insanlığını duyarsızlaştırmış. Soyut bir kavram olan "acı" kavramı yanıbaşımıza gelip somutlaşıncaya kadar uğranılan temel kayması nedeniyle insanlık tarafından çok fazla  umursanmamış.  Bütün bu olanlara hayatı somutlaştırma çabası eklenince, insanlık için çok değerli olması gereken soyut kavramlar hayatımızdan bir bir çıkmaya başlamış. Elbette bunun çeşitli nedenleri var. Ancak insan, yaratılışındaki sevgi hissiyatı sayesinde insanlık namına kendisinin harekete geçmesini engelleyen nedenlerin farkına varıp bu nedenlerden silkelenebilecek kadar -eğer isterse- vicdanı ve aklı vardır. Mevlana'nın güzel bir sözü var: "Balık denizin dışında yaşadığı müddetçe azaptadır."  O zaman insan için şunu söyleyebiliriz: İnsanlar birbirini sevmediği müddetçe azapta olur.  Balık nasıl denize ihtiyaç duyarsa insan da sevgiye ihtiyaç duyar.

  Sevmediğim bir cümle var: "Bu dünya böyle gelmiş böyle gider." Aslında herkes bir önceki cümlenin yerine; bu dünya böyle gelmiş daha güzele gitmeli dese, hergün zihninde oluşan farkındalıktan daha farklı farkındalıklar elde edecek ve bu sayede dünyası, ülkesi ve yaşadığı bölge üzerindeki gerçekleştirdiği fiiliyatlar farklılık arz edecektir.  Maalesef şimdilerde geldiğimiz nokta ise; bu dünya böyle gelmiş inşallah daha kötüye gitmez. Bu son cümlenin zihinlerde yer etmesi ise hiçbirşeyin düzelmesini sağlayacak bir etki oluşturmamaktadır.  Neden mi? Çünkü insan faaliyetlerini eylem dışı yapan, suçu dünyaya atan vicdanlara sorumluluk yüklemeyen bir cümle olduğu için. Çok güzel bir kelime bütünü geçti; "vicdanlara sorumluluk yüklemek". İnsanlar olarak şucu bucu olduğumuz için değil bütün insanlığın canına kıymet verdiğimiz için, bütün dünya insanlığının vicdanlarına sorumluluk yüklemesi gerekiyor.

  Evet, ilk paragrafın son cümlesinde "bir faaliyet gerekliliğinden" bahsetmiştik. Dünya insanlığının faaliyeti ise her nerede masum bir cana kıyılırsa kıyılsın bu duruma tepki gösterecek şekilde vicdanlarımıza sorumluluk yüklemekten geçmektedir. Örneğin PKK / PYD El-Bab'a yakın zamanda saldırdı ve siviller yaralandı. Dünya insanlığı bunun içinde ayağa kalkmalıdır ki  terörizm güçlenip dünya düzenini bozmasın. Tıpkı DEAŞ'ın yapmak istediği faaliyetleri yapmaya başlamasın.

   Ancak PKK/PYD bölgesel bir terör örgütüdür cümlesi akıllara geliyorsa diyeceğim şudur:  DEAŞ'ta ilk çıktığında bölgesel olarak hareket eden bir terör örgütüydü. Ancak dünya ülkeleri gerekli tedbiri zamanında almadığın da ne aşamalara ulaştığını dünya insanlığı olarak hep birlikte gözlemledik. Coğrafya açısından yakınımızda olması dolayısıyla nasıl DEAŞ'ı yakından tanıdıysak ve yaptığı terörist eylemlerle dünya tanıdıysa uluslararası araştırmaların da hepsinin aynı olduğunu söylediği PKK/PYD ve uzantılarını da iyi tanıyoruz; masum canlara kıydıklarını biliyoruz. Bu dünyada özgürce hareket etmek, insanlık değerlerimizi yitirmek istemiyorsak, herbir canın bu dünya için bir kıymet olduğunun ve yaşama hakkının olduğunun farkında isek; dünyanın her neresinde olursa olsun kurulan terör örgütü küreseldir. Çünkü masum bir insanın hayatını kaybetmesi aynı zamanda dünya insanlığının acı bir kaybı olduğuna göre, o masum cana kıyan terör örgütünün küresel bir terör örgütü olarak görülmesi için bu durum geçerli ve yeterli bir nedendir.


   Dünya insanlığı her masum cana kıyan örgütleri küresel terör örgütü olarak görürse mensup olduğu demokratik devletler de böyle görürler. O zaman bütün dünyada terörizm daha çabuk son bulur. Türkiye bütün dünya insanlığına değer verdiği için terör örgütleriyle ayırt etmeksizin mücadele ediyor. Ondan dolayı böyle bir ülkenin mensubu olduğum için Allah'a şükrediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder