Yahudiler belirli
dönemlerde zulme uğramış bir millettir. Bu zulümden onları müslüman bir devlet
olan Osmanlı Devleti kurtarmış ve onlara kucak açmıştır. Bu durumu şimdi
müslümanlara zulmeden bazı yahudilere, belki ders çıkarırlar diye kendilerine
ifade etmekten ifade edenlerin dillerinde tüy bitti desek yeridir. Hatta son
zamanlarda daha yoğun olarak, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'da yaşananlar söz konusu iken
geçmişe gidip birşeyleri ifade etmeye çalışmanın zaman kaybı olduğunu
düşünmekteyim.
İbadetlerin yapılmasına
müsade etmeyen bir oluşumun devlet olma kavramı artık tartışmaya açılabilir.
Mazlumların canına kast eden yahudiler içindeki bir kesim grubun devlet
yönetiyorum demesinin hiçbir anlamı ve karşılığı giderek kalmamaktadır. Peki
dünyadaki yaklaşık 2 milyar müslümanın ilk kıblesini kapatan, girişler için ise
silahsız, masum halka bazı tedbirler uygulamak isteyen oradaki yapı ne yapmak
istiyor? Şahsıma göre, Filistinli kardeşlerimizin canına kastederek, 2 milyar
müslümanı karşına alarak terör estiriyor, yaptığının en basit tanımı bu. Ayrıca
müslüman devletler içerisinde yer alan gerek hristiyan gerekse katolig ve diğer
dinlere mensup kişiler ibadetlerini özgürce gerçekleştirebilmektedir. Bu
ülkeleri örnek alabilmekle beraber müslümanlar da Avrupa ülkelerinde
ibadetlerini yapabilmektedir. Bu hususta Avrupa devletleri de sana emsal teşkil
edebilir. Biz ibadet özgürlüğü tanıyoruz diyorsanız; ellerinde size doğrultacak
silahı dahi olmayan masumları hırpalayarak, canlarına kastederek ibadet
özgürlüğü tanıyoruz demenizin hiçbir karşılığı yok.
Peki masumların canına
kast eden bazı yahudilere ders vermek için ilk kıblesini korumak isteyen 2
milyar müslüman ne yapabilir? Şurası bir gerçek eğer şimdi ilk kıblemize sahip
çıkmazsak diğer kıblelerimize de zamanla el uzatılmak istenecektir. Bundan
dolayı en büyük ortak değerlerimizden biri olan Mescid-i Aksa için bir olup
ortak bir tepki vermemizin vakti geldi de geçiyor bile. Eğer bugün tepki verip
bu yanlışı durdurmazsak; Müslümanlar
Olarak Bizim İçin Yarın Bugünden Daha Zor Olacak. İbadet özgürlüğünü
kısıtlamak isteyenler, mazlumlara zulmedenler de bunu istemiyor mu? Ondan
dolayı Filistinli kardeşlerimizi ve ilk mescidimiz olan Mescid-i Aksa'yı yalnız
bırakamayız.
Mescid-i Aksa'yı eğer
olanağımız varsa daha çok ziyaret etmeliyiz, bunun için kendi içimizde
bahaneler üretmeliyiz. Hatta en büyük ziyaret etme nedenimiz cuma hutbesinde
geçen Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in eşi ile şu konuşması değil midir: "Peygamberimiz (s.a.s)’in eşi Hz.
Meymune validemiz bir gün, “Ya Rasûlallah! Bize Beyt-i Makdis hakkında bilgi
verir misin?” der. Allah Rasûlü şöyle buyurur: “Orası mahşer ve menşer, yani
yeniden diriliş yeridir. Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Çünkü orada kılınan
bir namaz başka yerdeki bin namaza bedeldir.” Hz. Meymune: “Peki oraya girmeye
gücümüz yetmezse ne yapalım ya Rasûlallah” dediğinde Rahmet Elçisi şu cevabı
verir: “Kandillerini yakmak için zeytinyağı, yakıt hediye gönderin. Kim bunu
yaparsa oraya gitmiş ve namaz kılmış gibi olur.’’ (Beyt-i Makdis = Mescid'i
Aksa)
Peki haklı mücadelemizi
dünyaya göstermek için ziyaret etmekten başka 2 milyar Müslüman, ilk kıblesi
için daha ne yapabilir diye düşündüğüm de aklıma gelen, her ülkedeki müslüman
kardeşlerimizin zulmedenlerin konsoloslukları etrafında provakasyona gelmeden
ve provakasyona mahal verecek hareketlerden kaçınarak protestolar düzenlemesi
olmaktadır. Bu protestolar Mescid-i Aksa için alınan sıkandal tedbirler kalkıp
statüko tekrar uygulanmaya başlanana kadar belirli aralıklarla gerçekleştirilebilir.
Şu yaşıma kadar farklı
dinlere, ırklara mensup kişileri tanıma fırsatı elde ettim ve bundan dolayı da
kendimi şanslı adletmekteyim. Çünkü kafamdaki insan olgusunun daha oturaklı
hale gelmesini sağladı. Bir milletin tamamı asla kötü olarak adledilemez
olduğunun farkına, yaşayarak daha iyi vardım.
Birçok Avrupalı için de müslümanları tanıdıkça aynı duyguyu
yaşadıklarını düşünmekteyim. Avrupa'da birçok vatandaşın müslümanlar ve çok iyi
kişiler diye nitelendirdiği komşuları, sınıf arkadaşları, iş arkadaşları
vardır. Bundan dolayı oluşturulmak istenen islamofobi algısı Allah'ın izni ile
tutmayacaktır. İnsanların ırkı farklı
olsa da her insan vicdan taşır; eğer onu kendi elleriyle öldürmediyse.
İnanıyorum ki; bir yayanın yola adımını attığı vakit o insanın zarar görmemesi
için anında arabasını durduran çoğu Avrupalı, masum insanların canına kastedip
ibadet özgürlüğünü elinden alanların durdurulması için de sesini yükseltir.
Çünkü masum Filistinli kardeşlerimiz, en az Avrupa'daki müslüman komşularınız
ve arkadaşlarınız kadar iyiler, vicdanlılar ve seslerini dünyanın duyması için
bekliyorlar. Ayrıca en az her insan kadar yaşama hakları olmalı, ibadet etme
özgürlüğü olmalı. Bundan dolayı bu konu dünyanın herbir yanında ki vicdanı olan
her insanın meselesidir.
Maalesef dünyada birçok
yönetici, masumların yanında yer aldığını gösteren, gelişen olaylar karşısında
bir açıklama dahi yapmamış ya da olayların çözümlenmesi için çeşitli nedenlerle
adım atmamış olabilirler. Ancak demokrasilerde, üstün birşey vardır; halkın
vicdanından çıkan sesler.
Bugün pazar, - 2 milyar
müslüman kardeşimiz ve daha sonra Afrika'da, Avrupa'da, Asya'da ve Amerika'da
vicdanı olan her insan için- zulme karşı Filistinli kardeşlerimizin yanında
olduğumuzu göstermek ve ilk kıblemizin
özgürlüğüne kavuşması adına zulmedenlerin konsolosluklarında buluşarak
protestolar gerçekleştirmek için güzel bir gün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder