Ekonominin gelişmesi bir
ülkenin gelişimi için gösterilen alanlardan birini oluşturmaktadır. Ekonomi
birçok alandan etkilendiği gibi çeşitli alanlar ile de etkileşim halindedir.
Paranın özellikleri
arasında gösterebileceğimiz mübadele işlemini gerçekleştiren araç olması siyasi
istikrarsızlıklar sonucu gelen yüksek enflasyon oranları ile değerini
yitirmekte ve verimli bir değişim aracı olma özelliğini kaybettiği geçmişte
yaşanarak öğrenilmiştir. Burada sizin de gördüğünüz üzere siyasi istikrar
kavramı önem arz etmektedir. Siyasi istikrarın olması paranın değerine dolayısıyla ekonomiye olumlu bir etki
yapmakta ve dünya piyasalarında paranın değerini korumasına vesile olmaktadır.
Türkiye bu siyasi
istikrarsızlıklardan geçmişte fazlasıyla çekti ve bu durum ekonominin patinaj
yapmasına neden oldu. Bunun neticesinde paramız hem diğer paralar arasında
değerini kaybetti hem de Türk Lirası'na
olan güven dünya piyasalarında da giderek sarsıldı. Bu durum para politikası
araçlarını da verimli bir şekilde kullanmamızın önüne geçti.
O dönemler hamd olsun
geride kaldı ve hatta siyasi istikrarın devamlılığını sağlayacak bir yönetim
biçimine de şükürler olsun geçiş yaptık.
Eskiye göre, istikrarsızlık olma ihtimali bu yönetim biçimi ile de
minimize edildi.
Eski yönetim biçimine
göre seçimle kabul edilen yönetim biçiminde ekonomide güvenli liman olma oranındaki artışı gelecek dönemlerde giderek
artan düzeyde gözlemleyeceğiz, inşallah. Bunun ilk yansımalarını
Borsa İstanbul'daki artış ile gördük.
Önümüzdeki dönemlerde
Borsa İstanbul'un uluslararası yatırımcılar tarafından, siyasi istikrara ve
bunun neticesinde süregelmesi planlanan ekonomik istikrara bağlı olarak daha
fazla tercih edileceği aşikardır. Çünkü Türkiye hem sıcak para girişleri
bakımından hem de yatırım yapılacak ülkeler arasında güvenli liman olma
özelliğini güçlenerek sağlamaya devam etmiştir. Ondan dolayı yukarıda
bahsettiğimiz üzere, güvenli liman olma kapasitesinde bir artış olma ihtimali yüksek olan bir ekonomiye artık, Allah'ın izni ile sahibiz. İstikrar vesilesi
ile Türk Lirası'nda da dış para birimlerine karşı belirli oranda değer
kazanmasını bekleyebiliriz. Bu değer kazanma miktarının ihracatçımızı zor
durumda bırakmayacak, ithalatımızı fazlasıyla artırıp cari açık sorununu
doğurmayacak miktarda olması tüm ülke vatandaşımızın, haliyle ülkemizin çıkarına olacaktır. Bu miktarı yönetimdeki yetkili kişilerin politikası ile birlikte dünya konjonktüründe
gerçekleşen politikalar belirleyecektir.
Biz bu istikrarlı süreci
hem özel sektör kesimine sağlanacak AR-GE destekleri ile, hem iştiraklere
verilecek AR-GE destekleri ile hem de devlet kuruluşlarının verimli
politikalarını devam ettirerek değerlendirmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder