Biz geçmişte, düşmanı
denize dökmek için yola çıktık, kendi milletimizi değil! Biz birlik beraberliği
güçlendirmek için 16 Nisan'da oy pusulalarının yanına gideceğiz. Bu millete geçmişte yaşatılan zorbalıkları kökünden silmek için 16
Nisan'da oy vereceğiz. Demokrasinin, komşumuzu denize dökmekle güçlenmeyeceğini
bildiğimiz için sandık başına gideceğiz.
Biz esaretimizi kırıp
cesaretimizle yaşamaya devam etmek için oy kullanacağız. Atamız Yavuz Sultan
Selim Han'ın dediği gibi "cesareti ile yaşamayan esareti ile ölür"
cümlesinin savunucuları olarak oy vereceğiz. 2002'den beri kimse kimseyi denize
dökmeyi planlamadı. Planlamadığı için gerek Kürtçe yayın yapan televizyonlar
kuruldu gerekse, aynı kıbleye dönüp namaz kıldığımızın vurgusu yapılarak, özgürlükler genişletildi. Etnik bir ayrımcılık yapılmadı çünkü bizim
tarihimizde etnik bir ayrımcılık yoktur.
Hatta, Çanakkale'de yaralı düşman askerine yardım eden bir milletiz, biz.
Şimdi, sen kim oluyorsun da bu milletin
öz evlatlarına, düşmana reva görülen işlemi gerçekleştirme hayalperestliğinin
içine giriyorsun, bre basiretsiz!
Biz Yasin Börü ve arkadaşları gibi
kardeşlerimiz katledilmesin, bu toprak parçası üzerinde özgürce ve birbirimizi
severek yaşamaya devam edelim diye gönlümüzce evet demeye gidiyoruz. Madem bu
sistemin işlevselliğini övüyorsunuz da neden 2002 yılından beri
gerçekleştirilen özgürlük ve ekonomik kalkınma adımlarını 2002 yılına kadar gerçekleştiremediniz? Kurulan koalisyonlar fevkalade idi de millet mi ülkenin gelişmesine engel oldu? Ekmek teknesi lafla yürümez.
Biz bu vatan toprakları
üzerinde yaşayan ve ülkemize yan gözle bakmayan kimseyi denize dökmek istemeyiz. Çünkü atalarımız zor durumdaki yabancı uyruklu kişilere dahi kucak
açmıştır; biz, işte o ataların evlatlarıyız. Gazi Mustafa Kemal'in yurtta barış dünyada barış
cümlesinin asıl savunucuları, asıl devam ettiricileriyiz. Sen kim oluyorsun da
komşunu denize dökmeyi planlıyorsun.
Biz, Çanakkale'de bir
hilal uğruna ne güneşlerin battığını hatırladıkça tüylerimiz ürperiyor.
Şam'dan, Halep'ten, Yemen'den ve bunun gibi nice yerlerden gelen gönül
coğrafyamızın evlatlarını sevdiğimizi göstermek için 16 Nisan'da sandık başına
gidiyoruz. Biz aynı zamanda rahmetli Türkeş'in Türk-İslam ülküsü için, Erbakan Hoca ve Turgut Özal'ın yönetim hayalini gerçekleştirmek için evet demeye gidiyoruz. Kimseyi denize dökmek
için değil, gönül coğrafyamızın evlatlarını gönlümüzle
kucaklayabilmek için oy vermeye gidiyoruz. Biz senin gibi sığ düşünmüyoruz.
Düşünmediğimiz için de Türk - Kürt kardeştir aksini söyleyen kalleştir diyoruz.
Bu seçim, bu sistemin
ürettiği terörizme dur demenin seçimidir. Yani, Yasin Börü ve arkadaşlarına sevgimizi devam
ettirmenin günüdür, Kürt - Türk kardeştir ve kardeş olarak kalacaktır demenin
günüdür, gönül coğrafyamızla gönlen bağlarımızı daha da sıkılaştırmanın
günüdür, yurtta barış dünyada barış demenin günüdür. Türkeş'i, Erbakan'ı ve Turgut Özal'ı anmanın günüdür.
Bu seçim, komşusunu
denize dökmeyi planlayana inat daha güçlü "biz" olmanın, "birlik" olmanın günüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder