16 Nisan 2017 dünyaya demokrasimizle
örnek olduğumuz günün adıdır. Katılım oranına baktığımız da neredeyse çoğu ülkelerde
olmayan katılım oranı ile seçim yapılmıştır. Bu, halkımızın ne düzeyde
fikirlerine sahip çıktığının bir göstergesi olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti
devletinin de ne kadar gelişime açık olduğunun bir göstergesidir. Çünkü halk
dinamik bir halktır ve fikirlerini özgürce ve hürce herhangi bir taşkınlığa mahal
vermeden savunabilmektedir. Savunulan her fikir farklı da olsa yegane düşünülen
şey ülkenin kalkınma biçimidir. Sadece farklı olan şey kalkınma biçimine farklı
taraflardan bakılmasıdır. Halk bu dinamizmi kaybetmediği sürece bizler
asırlarca bu topraklarda gelişerek, güçlenerek ve birlik olarak yaşamaya
Allah'ın izni ile devam edeceğiz.
Biz millet olarak
üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık, şimdi geri mi duracağız? Asla. Şimdi
geleceğimiz için daha güçlü bir Türkiye için hep beraber çalışma vaktidir.
Bizler müreffeh bir Türkiye için elimizden geleni ardımıza koymayacağız, çünkü
biz hep birlikte Türkiye olursak dünya ülkelerinin de daha fazla örnek alacağı
işler yapan bir ülke oluruz. Neyi örnek alacaklar demeyin. Bizler çağ açıp çağ
kapayan, yokluk içinde kurtuluş mücadelemizi veren ecdadın torunlarıyız.
Elbette demokrasi konusunda da diğer ülkelere örnek olacak düzeydeyiz. Gelecek seçimlerde
katılım oranı niye %90 olmasın? Yeter ki biz dinamizmimizi kaybetmeyelim. Bu
dinamizmimizi doğru yerlere yönlendirirsek sadece sandık başında değil;
teknolojide, kültür sanatta, eğitimde ve bunun gibi birçok alanda bütün dünyaya
örnek olacak değerler ile fayda üreten bir ülke konumuna geleceğiz, inşallah.
Yeter ki isteyelim ve bir olalım.
Bizleri geçmişte
ayrıştırmak istediler dinamizmimizi yanlış taraflara yönlendirerek kullanmak
istediler, ancak başaramadılar. Her ne kadar başaramasalar bile bizim
bocalamamıza, yerimizde saymamıza neden oldular. Bu oyunları kuranların
oyunlarını bozmak o kadar kolay ki; anlaşmak. Anlaşmak bazen bir tebessümdür
bazense gönderilen bir selama karşılık vermektir. Biz birbirimizi dışlarsak kim
kazanır? Dışlayan da kazanmaz dışlanan da. Tek kazananı olur; bu ülkenin
kötülüğünü isteyen kesimler. Bizi ayrıştırıcı dış yazıların yegane amacı da bu
değil mi? Bundan dolayı seçim sonuçlarına itirazı, kendi yetkisi dışında olan,
AİHM'ye taşımak bizi ayrıştırıcı dış yazılara destek olunmasından öte ne işe
yarar? Bundan dolayı ülkemizin birlik ve beraberliğine engel oluşturacak,
dışarıdaki bazı şer güç odaklarının gözlerini kamaştıracak adımlardan birlik ve
beraberliğimiz için geri durulmasının elzem olduğu düşüncesindeyim. Bizleri "Evet" çi,
"Hayır" cı diye bölmek isteyen bazı dış unsurlara inat Türkiye'li
olma bilincini hareketlerimize yansıtarak göstermeliyiz. Çünkü bu seçim
ayrışalım diye yapılmadı; Türkiye'nin geleceği için yapılmış bir seçimdir.
Biz dinamik bir şekilde
bir ve beraber olacağız, peki ne için? Çünkü çeşitliliklerimizden gelişimimiz
beslensin diye. Hep birlikte mutlu olalım diye. Mutluluk için anlaşabilmek
gerek, anlaşabilmek içinse bir tebessüm yeter ancak anlaşamamak için ses tonunu
yükseltmen gerekir. Fiziksel olarak bile daha fazla efor sarfedersin. Biz
dinamik bir milletiz ondan dolayı birbirimize göstereceğimiz bir tebessüm bile
dünyaya örnek olur. Tıpkı demokratik hakkımızı kullanırken dünyaya örnek
olduğumuz gibi.
Haydi dünyaya bir de birlikteliğimizle örnek olalım ve birlikteliğimizi bozacak adımlardan geri duralım. Daha sonra da
teknolojisiyle, siyasetiyle, kültür sanatıyla, ekonomisiyle, eğitimiyle ve
diğer bütün alanlarda önder olacak bir ülke, lider bir Türkiye haline inşallah geleceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder